
Hepsi O Kadar Şiir Tahlili – Süreyya Berfe
Tanıtım & Şair Bilgisi
Süreyya Berfe, 1943 yılında İstanbul’da doğmuş, Türk şiirinin modern döneminde özgün sesiyle öne çıkan önemli şairlerinden biridir. Asıl adı Süreyya Bahri Özbeğen olan şair, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü’nden mezun olduktan sonra çeşitli illerde öğretmenlik yaptı. Ardından İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne devam etti ve 12 Mart 1971 askeri muhtırasının ardından siyasal nedenlerle bir süre tutuklu kaldı. 1980 sonrası dönemle birlikte, felsefi bir temele dayanan, bireyin ruhsal evrenine odaklanan şiirleriyle tanındı.
İçindekiler (Hızlı Erişim)
- Tanıtım & Şair Bilgisi
- “Hepsi O Kadar” Şiiri ve Yayın Bilgisi
- Şair ile Şiir Arasındaki İlişki
- Hepsi O Kadar Şiirinden – Süreyya Berfe
- Zihniyet / Dönemsel Arka Plan
- Biçim & Yapı (Şekil Özellikleri)
- Dil & Üslup Teknikleri
- 1. Tekrarlar ve Söyleyiş Tekniği
- 2. İmgeler ve Metaforlar
- 3. Ses ve Ritim Unsurları
- 4. Üslup ve Duygusal Yansıma
- Tema & İçerik Analizi
- 1. Ana Tema: Zamanın Geçiciliği ve Hayatın Sıradanlığı
- 2. Yan Tema: Yolculuk ve Uzaklık
- 3. Hüzün, Yalnızlık ve Anlamsızlık Duygusu
- 4. Anlam Örüntüleri ve Tematik Derinlik
- Gerçeklik, Gelenek & Şair‑Şiir İlişkisi
- 1. Şiirdeki Gerçeklik Algısı
- 2. Modern Şiir ve Gelenekle İlişki
- 3. Şairin Kişiliği ile Şiir Arasındaki Bağ
- Yorum & Değerlendirme
- Güçlü Yönleri
- Zayıf Yönler
- Hedef Kitle ve Estetik Etki
- Genel Değerlendirme
Berfe’nin şiir yolculuğu 1960’ların ortasında İkinci Yeni şiirinin etkilerini taşıyan ürünlerle başlasa da, zamanla toplumsal gerçekçilikle bireysel duyarlılığı birleştiren, yalın ama derinlikli bir söyleyiş geliştirdi. İlk dönem şiirlerinde sosyalist duyarlıkla harmanlanan protest bir ton dikkat çekerken, özellikle 1980 sonrası şiirlerinde doğa, insan, zaman ve varoluş gibi temalara yönelmiş, daha lirik ve içe dönük bir şiirsel çizgiye evrilmiştir.
Berfe’nin şiir kitapları arasında “Gün Ola”, “Savrulan”, gibi eserler bulunur. Şair, geleneksel biçimlerden uzak durarak serbest ölçüde yazdığı şiirleriyle, Türk edebiyatında hem bireysel hem de toplumsal deneyimlerin anlatımını şiir diliyle birleştirmeyi başarmıştır.
“Hepsi O Kadar” Şiiri ve Yayın Bilgisi
“Hepsi O Kadar” şiiri, Süreyya Berfe’nin “Şiir Çalışmaları” adlı kitabında yer almakta olup, şairin olgunluk döneminin izlerini taşıyan metinlerinden biridir. Şiir, “Büyük Türk Şiiri Antolojisi”nin ikinci cildinde de yer almakta; bu da eserin edebiyat çevreleri tarafından önemsendiğini ve tematik yoğunluğu nedeniyle dikkat çektiğini gösterir.
Berfe’nin bu şiiri, onun zamanla geliştirdiği sade ama yoğun anlam katmanlarına sahip dilin önemli bir örneğidir. Şiirin yapısı, tekrarlar ve kısa tümcelerle oluşturulan ritmik bir yapı üzerine kuruludur. Zamanın geçiciliği, yolculuk, kaybolan anlamlar ve geçmişin izleri gibi temalar etrafında örülen şiir, şairin kendi varoluşsal sorgulamalarını da barındırır.
Şair ile Şiir Arasındaki İlişki
“Hepsi O Kadar”, Süreyya Berfe’nin hem şiir anlayışı hem de hayat deneyimleriyle örtüşen bir metindir. Özellikle 1980 sonrası dönemin bireyde yarattığı içe kapanma, anlam yitimine karşı direnç ve yaşamın sıradanlığına dair derin bir farkındalık, şiirin satır aralarında güçlü bir şekilde hissedilir. Şiir, Berfe’nin “dünyayı anlamaya çalışma” gayretinin ve yaşanmışlıklarının, sade bir dille yeniden üretimidir. Aynı zamanda bu metin, onun şiirdeki “az sözle çok şey söyleme” düsturunun da bir yansımasıdır.
Hepsi O Kadar Şiirinden – Süreyya Berfe
Hepsi O Kadar
Gidilir gelinir.
Belki sağ salim dönülür, hepsi o kadar.
Günler geceler çabuk geçer.
Hepsi o kadar...
Süreyya Berfe
Zihniyet / Dönemsel Arka Plan
Süreyya Berfe’nin “Hepsi O Kadar” adlı şiiri, içerdiği duygu durumu, zaman algısı ve bireysel sorgulamalar bakımından 1980 sonrası Türk şiirinin ruhunu güçlü biçimde yansıtan bir metindir. Bu dönem, Türkiye’de toplumsal hafızada derin izler bırakan 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında şekillenen siyasal, kültürel ve psikolojik dönüşüm sürecini kapsar. Toplumsal baskıların yoğunlaştığı, fikirlerin bastırıldığı ve bireylerin kamusal alandan özel alana çekildiği bu süreç, doğal olarak sanat ve edebiyat alanına da yansımıştır.
1980 sonrasında Türk şiirinde, bireyin iç dünyasına yönelen, duygu ve düşünce merkezli metinler ağırlık kazanmaya başlamıştır. Artık ideolojiler yerine yalnızlık, yabancılaşma, zamanın geçiciliği ve varoluşsal sorgulamalar öne çıkmıştır. “Hepsi O Kadar” şiiri de bu zihinsel dönüşümün etkisini birebir yansıtır niteliktedir. Şiirdeki “gidilir, gelinir… hepsi o kadar” gibi ifadeler, hayata karşı duyulan mesafeli bir kabullenişin, geçiciliğe dair melankolik bir sezginin şiirsel formda ifadesidir.
Berfe’nin bu dönemdeki şiirlerinde gözlemlenen “yalınlık içindeki derinlik”, aynı zamanda dönemin zihniyet dünyasının da bir yansımasıdır. Edebiyat artık yüksek sesli sloganlardan çok, içe dönük fısıltılara, bireyin duygusal coğrafyasına alan açmıştır. Şiirdeki “çürüyen ayvalar”, “boş duran evler”, “suyu hiç olmayacak kuyular” gibi imajlar da, sadece bireyin değil, toplumun da belleğinde biriken yalnızlık ve umutsuzluk duygusunu simgeler.
Ayrıca şiirin sessizliği ve dinginliği, dönemin sanat anlayışındaki sükûneti ve suskunluğu da yansıtır. Bu suskunluk, sadece estetik bir tercih değil; aynı zamanda toplumsal baskı karşısında bir tür direnç biçimi, bireysel içe dönüşün dili haline gelmiştir.
Berfe’nin “Hepsi O Kadar” şiiri, böyle bir tarihsel ve kültürel iklimde doğmuş ve bu iklimin ruhunu sezgisel olarak kavrayan okurlarda yankı bulmuştur. Şair, bu şiirde politik bir söylemi doğrudan dillendirmese de, toplumsal olanı bireysel sezgilerle çözümlemenin şiirsel bir formunu ortaya koyar. Bu yönüyle şiir, dönemin suskunluğunun sesidir.
Biçim & Yapı (Şekil Özellikleri)
Bu bölüm, teknik çözümleme ile daha sonra hazırlanacak ve şiirin nazım yapısı, ölçü özellikleri, kafiye ve redif unsurları detaylı olarak incelenecektir.
Dil & Üslup Teknikleri
Süreyya Berfe’nin “Hepsi O Kadar” şiiri, yalın anlatımı ve içten söyleyişiyle dikkat çekerken, derin bir duygu dünyasını taşıyan sade ama güçlü bir dil evreni kurar. Bu şiirde gösterişli bir söz sanatından çok, şiirsel yoğunluğu yüksek olan gündelik dil tercih edilmiştir. Bu da Berfe’nin özellikle 1980 sonrası şiir anlayışına uygun bir tutumdur: şiiri süslemekten ziyade, anlamı sadeleştirerek yoğunlaştırmak.
1. Tekrarlar ve Söyleyiş Tekniği
Şiirin en çarpıcı dilsel özelliği, tekrarların stratejik bir biçimde kullanılmasıdır. Özellikle “gidilir, gelinir”, “hepsi o kadar” gibi yinelemeler hem şiirin ritmini kurar hem de tematik vurguyu güçlendirir. Bu tekrarlar, hem şiirin melodik akışını sağlar hem de zamanın döngüselliğini sezdirir. Aynı zamanda, bu kısa ve yalın tümceler, şiirin sade ama derin etkisini artırır.
Berfe, şiirin ilk ve son dizelerinde aynı ifadeyi tekrar ederek (gidilir, gelinir / hepsi o kadar), şiire dairesel bir yapı kazandırır. Bu yapı, hem anlatılan yolculuğun döngüsel doğasını hem de hayatın başı sonu belli bir akış olduğunu sezdirir.
2. İmgeler ve Metaforlar
Şiir, yüzeyde sade görünse de simgesel imgelem bakımından zengindir. Örneğin:
- “Şaşkın bir çocuğun hüznü” ifadesi, masumiyetin ve ilk acıların taşıdığı derinliği yansıtır.
- “Hiçbir zaman suyu olmayacak bir kuyu” metaforu, beklentisizliğin ve çaresizliğin simgesidir.
- “Yıldızsız samanyolu” ise hem evrensel bir yalnızlık duygusunu hem de yönsüzlüğü anlatır.
Bu imgeler, belirli bir anlatı yerine sezgisel bir şiirsel gerçeklik kurar. Semboller doğrudan açıklanmaz; okuyucuya sezdirilir, çağrışımla işler.
3. Ses ve Ritim Unsurları
Berfe’nin şiirinde dikkat çeken bir diğer unsur, ritmin doğrudan ses benzerlikleriyle değil; anlam yoğunluğu ve dize uzunluklarının dengesiyle sağlanmış olmasıdır. Klasik anlamda kafiye ya da ölçü aramak yerine, serbest ölçüyle kurulan dizeler arasında bir iç ritim göze çarpar. Özellikle kısa cümleler ve ani duruşlar (noktalama ile sağlanan duraklamalar) şiirin temposunu ayarlayan temel öğelerdir.
“Gidilir, gelinir.” gibi kısa cümlelerin ardından gelen daha açıklayıcı ve uzayan dizeler (“Belki sağsalim dönülür, hepsi o kadar.”) bu tempoyu sürekli değiştirerek okura duygusal bir iniş-çıkış yaşatır.
4. Üslup ve Duygusal Yansıma
Berfe’nin üslubu, duyguyu gösterişsiz ama etkili biçimde iletme üzerine kuruludur. Bu şiirde kullanılan içtenlikli ses tonu, doğrudan bir söyleyişle birleşerek okurda samimi bir duygu oluşturur. Şiirin tamamında açık, duru ve kişisel bir anlatım vardır. “Yemin etmiyorum ama / en az günlerce, günlerce kanar.” gibi dizeler, söylenmeyenin imasını barındıran bir anlatım biçimiyle duygunun gücünü artırır.
Bu üslup, aynı zamanda şiirin lirizmini de besler. Lirik söyleyiş, dramatik yapıdan ziyade duygusal bir süreklilik içinde akar.
Tema & İçerik Analizi
Süreyya Berfe’nin “Hepsi O Kadar” şiiri, insanın yaşamla, zamanla ve kendi iç dünyasıyla kurduğu ilişkiyi sade ama yoğun bir anlatımla ortaya koyar. Şiirin merkezinde yer alan tekrar edilen “hepsi o kadar” ifadesi, şiirin hem yapısal hem de tematik omurgasını oluşturur. Bu ifade, bir bakıma şiirde geçen bütün olay, duygu ve durumların sonuçsuzluğunu, gelip geçiciliğini ve sıradanlığını imler.
1. Ana Tema: Zamanın Geçiciliği ve Hayatın Sıradanlığı
Şiirin en baskın teması, zamanın hızla geçmesi ve bu geçişin birey üzerindeki etkisidir. “Günler geceler çabuk geçer.” dizesiyle başlayan zaman vurgusu, yalnızca fiziksel zaman değil, insanın içsel zamansallığına da işaret eder. Ayrılıklar, özlemler, yolculuklar; hepsi geçer ama geride bıraktıkları izler de kolayca silinir. Şiirin bu yönü, modern bireyin zaman karşısındaki çaresizliğini gösterir.
Aynı zamanda, “belki ayvalar çürür / bir şeyler kurur, atılır” gibi ifadelerle hayatın sıradan döngüsü, doğanın kendi içinde yok oluşa yazgılı yapısı betimlenir. Bu doğallık, insanın yaşamındaki geçici değerleri de yansıtır. Hayatın anlamını büyük olaylarda değil, küçük anlarda ve geçicilikte arayan bir bakış açısı hâkimdir.
2. Yan Tema: Yolculuk ve Uzaklık
Şiirde sıkça karşılaşılan “gidilir, gelinir” ve “uzakta olmak” gibi ifadeler, fiziksel bir yolculuğun ötesinde, metafizik bir uzaklaşmaya da işaret eder. Şair, hayatın bir yolculuk olduğunu ima ederken, bu yolculuğun tam bir dönüş sağlamadığını, bireyin gittiği yere geri dönse bile artık aynı kişi olmadığını sezdirmektedir. Son bölümde geçen “gelinse de gidildiği gibi değildir” ifadesi, insanın dönüşü olmayan bir değişim geçirdiğine dikkat çeker.
Burada yolculuk, hem zaman içinde bir akışı hem de içsel bir dönüşümü ifade eder. “Ey uğursuz yolculuklar!” hitabı, geçmişte yaşanmış, travmatik veya kırılgan deneyimlerin yankısını taşır.
3. Hüzün, Yalnızlık ve Anlamsızlık Duygusu
Şiirin içerik dokusunda, bireyin modern dünyadaki yalnızlığı ve hüzünle baş etme biçimi önemli yer tutar. “Şaşkın bir çocuğun hüznü” gibi özgün bir imgeyle, masumiyetle başlayan hayal kırıklıkları vurgulanır. Aynı şekilde, “boş duran bir ev” ya da “hiçbir zaman suyu olmayacak bir kuyu” gibi metaforlar; boşluk, beklentisizlik ve umutsuzluk gibi soyut kavramların somutlaştırılmasıdır.
Berfe, bu imgelerle yaşamın anlamsızlaşan taraflarını, kişinin içine kapanarak anlamlandırmaya çalıştığı duygusal dünyasını betimler. Bu noktada şiir, varoluşsal bir duyarlılığı barındırır.
4. Anlam Örüntüleri ve Tematik Derinlik
Şiirde geçen nesneler ve imgeler (vapur, araba, kar, ayva, kuyu) şiirsel bağlam içinde anlam örüntüleri oluşturur. Bu unsurlar, geçicilik, çürüme, yalnızlık ve unutuluş gibi temalarla örülür. Özellikle “yıldızsız samanyolu” ve “kanayan akşam” gibi imgeler, bireyin boşlukla başa çıkma biçimini temsil eder.
Ayrıca “yemin etmiyorum ama / en az günlerce, günlerce kanar” dizeleriyle, söylenmemiş olanın gücünden yararlanılarak şiirsel bir boşluk bırakılır. Bu boşluk, okurun sezgisel yorumuna alan tanır ve şiirin tematik derinliğini artırır.
Gerçeklik, Gelenek & Şair‑Şiir İlişkisi
Süreyya Berfe’nin “Hepsi O Kadar” şiiri, bireysel duyarlılığın ön planda olduğu modern Türk şiirinin önemli örneklerinden biridir. Şairin bu metindeki yaklaşımı, geleneğin kalıplarını büyük ölçüde terk etmiş ama edebi hafızayla bağını tümüyle koparmamış bir çizgiye yerleşir. Ne divan şiirinin soyut alegorilerine ne de halk şiirinin melodik kalıplarına yaslanır; ancak her iki geleneğin de temelinde yer alan “insan hâlleri”ni modern şiirin diliyle dönüştürerek işler.
1. Şiirdeki Gerçeklik Algısı
Berfe’nin şiirinde karşımıza çıkan gerçeklik, doğrudan dış dünyayı yansıtan bir gerçeklik değil; bireyin iç dünyasında yoğrulmuş, sezgisel ve duygusal bir gerçekliktir. “Hepsi O Kadar” şiirinde olay örgüsünden ya da betimleyici anlatımdan çok, içsel çözülmeler, izlenimler ve geçici duygular üzerinden ilerleyen bir anlatım biçimi tercih edilir. Bu bakımdan şiirdeki gerçeklik, bireysel yaşantıların evrenselleşmiş halidir.
Örneğin, “Ardahan’da boş duran bir ev” ya da “hiçbir zaman suyu olmayacak bir kuyu” gibi somut imgeler, şairin yaşadığı coğrafi ya da fiziksel bir olgudan çok, ruhsal boşluk hissini yansıtır. Bu yönüyle şiir, içsel bir gerçekliğin dışavurumudur.
2. Modern Şiir ve Gelenekle İlişki
Süreyya Berfe, biçimsel olarak geleneksel nazım biçimlerinden uzak dururken, tematik olarak klasik şiirin en temel meselelerinden biri olan “zaman” ve “fani hayat” konularına modern bir dille yaklaşır. Bu şiir, özellikle felsefi düşünüş biçimi ile bireyin varlık deneyimini bir araya getirir. Divan şiirinde yer alan “geçicilik” fikrini ya da halk şiirindeki “gurbet” temasını, ideolojilerden arınmış, bireyin iç çatışmalarına odaklı yeni bir şiirsel düzlemde işler.
Berfe’nin şiirinde yer alan duygu yoğunluğu ve yalın söyleyiş, modern şiirin “anlatıdan çok sezgiye yaslanan” yapısıyla uyum içindedir. Edebi gelenekten kopmadan ama o geleneğin biçimsel kalıplarına mahkûm olmadan yürütülen bir şiirsel tavır göze çarpar.
3. Şairin Kişiliği ile Şiir Arasındaki Bağ
“Hepsi O Kadar” şiiri, Berfe’nin hem yaşam pratiği hem de şiirsel duruşu ile birebir örtüşür. Siyasi olaylarla dolu bir geçmişe sahip olan ve bu nedenle hayatında dönemsel kırılmalar yaşamış bir şair olarak, Berfe’nin şiirinde dinginliğin altında gizli bir kırılganlık, bir sükûnetin arkasına gizlenmiş içsel bir isyan hissedilir.
Bu şiirde kullanılan “yemin etmiyorum ama / en az günlerce, günlerce kanar” dizesi, Berfe’nin sözünü yüksek sesle değil, içten bir sarsıntıyla söyleme tarzının göstergesidir. Bu yönüyle, şairin kişiliğiyle şiiri arasında sıkı bir duygusal bağ vardır.
Şairin doğaya, insana ve zamana dair gözlemleri; politik olmayan ama duyarlılık taşıyan bir şiir diline evrilmiştir. Bu şiirde ne doğrudan bireysel bir anlatı ne de toplumsal bir söylev vardır. Bunun yerine, her ikisini bir araya getiren içsel bir ahenk, şiirsel bir arınma mevcuttur.
Yorum & Değerlendirme
Süreyya Berfe’nin “Hepsi O Kadar” şiiri, yalın diliyle karmaşık duygulara erişebilen, sade görünümlü ama katmanlı bir metindir. Şairin “az sözle çok şey söyleme” anlayışı bu şiirde belirgin şekilde öne çıkar. Berfe, gündelik kelimelerle, hayatın sıradan anlarını seçerek büyük anlamlar yaratma becerisini ortaya koyar. Bu yönüyle şiir, hem bireysel bir iç döküm hem de evrensel bir insanlık hâli yansımasıdır.
Güçlü Yönleri
Şiirin en güçlü tarafı, doğrudan anlatım ile derin duyguyu aynı potada eritmesidir. Okura didaktik olmayan, sezgisel bir alan açar. “Hepsi o kadar” ifadesiyle kurulan tekrar yapısı, hayatın sıradanlığı karşısındaki kabullenişi sarsıcı bir dinginlikle ifade eder. Ayrıca imgelerin gündelik nesnelerden seçilmesi (ayva, kuyu, ev, vapur vb.), şiirin duygusunu daha somut ve yakın kılar.
Şiir boyunca kullanılan ritmik tekrarlar, yalnızca yapısal değil, tematik bir vurgu işlevi de görür. “Gidilir, gelinir”, “her şey çabuk geçer”, “unutulur, kalır” gibi dizeler; insan yaşamındaki tekrar eden döngüleri hatırlatır ve hayatın geçiciliğini alçak sesle ama etkileyici biçimde ortaya koyar.
Zayıf Yönler
Şiirin zayıf yönü olarak değerlendirilebilecek unsurlar, aslında şiirin bilinçli tercihleriyle ilgilidir. Örneğin, bazı okurlar için şiirin durağan yapısı, anlatıdan yoksun oluşu ya da metaforların açık uçluluğu, anlamı zorlaştırıcı bir unsur olarak görülebilir. Ancak bu durum, şiirin hedeflediği duygu yoğunluğunu sekteye uğratmaz; aksine şiirin edebi niteliğini besler.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, şiirin biçimsel çözümlemesi henüz tamamlanmadığı için yapısal özellikler üzerine tam bir değerlendirme yapılmamıştır. Biçim & Yapı (Şekil Özellikleri) bölümü yazıldığında, şiirin nazım yapısı ve teknik öğeleri üzerine kapsamlı değerlendirme bu başlığa eklenecektir.
Hedef Kitle ve Estetik Etki
Bu şiir, özellikle modern şiirden hoşlanan, duygu yoğunluğu yüksek metinlerde derinlik arayan okurlara hitap eder. Felsefi duyarlılığı olan, yaşamın geçiciliğini ve insanın zamanla kurduğu ilişkiyi sorgulayan bireyler için oldukça anlamlı ve etkileyici bir metindir. Lise ve üniversite düzeyindeki edebiyat meraklılarından, olgun okurlara kadar geniş bir kitleye ulaşabilecek evrensel bir sese sahiptir.
Genel Değerlendirme
“Hepsi O Kadar”, Süreyya Berfe’nin şiir anlayışının özünü yansıtan, Türk şiirinde az sözle derinlikli bir anlatımın mümkün olduğunu kanıtlayan önemli örneklerden biridir. Bireyin varoluş sancısını, zamanın sızısını ve hayatın geçiciliğini sade ama çarpıcı bir biçimde dile getiren bu şiir, modern Türk şiirinin duygusal ve estetik yönünü yansıtan başarılı bir metin olarak değerlendirilebilir.
Okura Öneri: Bu şiiri sadece okuyarak değil, yüksek sesle ve zaman ayırarak sindire sindire okumak, anlam katmanlarını açığa çıkarmak açısından oldukça faydalı olacaktır. Şiirin sade yüzeyinin altında gizlenen varoluşsal sorgulamalar, ancak dikkatli bir okuma süreciyle fark edilebilir.




